Hani Verdiğiniz Sözler Yalanmıydı Birer Birer

Seçim dönemlerinde söylenen sözler yalnızca siyasi vaat değildir. Hukuken bağlayıcılığı olmasa bile, ahlaki ve kamusal sorumluluk doğurur. Çünkü vatandaş oy verirken sadece bir isme değil, bir programa ve yönetime yetki verir.

Bugün gelinen noktada görüyoruz ki; yerel yönetim, seçim öncesi meydanlarda anlattığı birçok projeyi ya hayata geçirememiştir ya da kamuoyuna tatmin edici bir açıklama yapmamıştır.

O zaman sormak zorundayız: Seçim öncesi açıklanan projeler hangi aşamadadır?

Ayrılan bütçeler nerelere harcanmıştır?

İhale süreçleri şeffaf mıdır?

Denetim raporları neden kamuoyuyla paylaşılmamaktadır?

5393 sayılı Belediye Kanunu açıkça der ki: Belediye başkanı, belde sakinlerinin huzur ve esenliğini sağlamakla yükümlüdür. 5018 sayılı yasa ise her kuruş kamu kaynağının hesabının verilmesini zorunlu kılar.

Bugün şehirde konuşulan ise hizmetler değil; Tepkisizlik, sessizlik ve belirsizliktir.

Halkın sorularına kulak tıkayan bir yönetim anlayışı kabul edilemez. Belediyeler şirket değildir, baba malı hiç değildir. Kamu kurumları; “isterim olur, istemem olmaz” anlayışıyla yönetilemez.

Hizmet üretmeyen değil,

hesap vermeyen yönetim kaybettirir.

Üstelik bu sadece siyasi bir başarısızlık değil, aynı zamanda idari zafiyettir.

Bugün yollar konuşuluyor,

altyapı tartışılıyor,

esnaf dert anlatıyor,

gençler umutsuz…

Ama belediye susuyor.

Oysa suskunluk çözüm değildir. Suskunluk, sorumluluktan kaçmaktır.

Buradan açıkça yazıyoruz: Halk yalnız değildir.

Bu şehir denetimsiz değildir.

Yönetim hesap vermeye mecburdur.

Ada54Haber olarak yurttaşın sesi olmaya devam edeceğiz.

Soracağız, yazacağız, takip edeceğiz.

Çünkü bu şehir

lafla değil,

hukukla ve hizmetle yönetilir.

—

Tanju Bozan

Ada54Haber

İmtiyaz Sahibi